İyi bir kahveye kim hayır der? Kişisel olarak kahveyle pek aram olmamasına rağmen ben bile haftada 2-3 bardak kahve içiyorum. Bir yandan da kahvenin gezegene etkisini düşünmeden edemiyorum. Etik üretilmiş kahveleri de bundan dolayı tercih ediyorum.
Kahve dünyanın dört bir yanında da artık temel gıda maddelerinden biri olarak görülüyor. Türk kültürü dahil birçok kültürde ritüellerin ve sosyalleşmenin önemli bir parçası. Çoğu insanın güne başlamasını kolaylaştıran bir rutin. Kahveyi dünya olarak bu denli severken, düşünmemiz gereken önemli bir nokta var: üretim süreci.
Çiftçiliğinden bardağımıza gelesiye kadar geçirdiği süreçte çevresel etki ve sosyal adalet bakımından karnesi biraz kötü bir şey kahve, çoğunlukla da altında yatan sebep kahve üreticilerinin tutumu. Ama etik kahve dediğimizde içimiz biraz rahatlayabilir diye düşünüyorum.

Peki, nedir bu etik kahve? Bu sorunun iki ayağı var: ilki sosyal adalete yönelik olarak çalışma koşulları, diğeri ise çevresel adalete yönelik olarak ekolojik etki. Etik kahve genelde bildiğimiz zincir kahvecilerde değil, daha küçük ölçekli işletmelerde bulunabiliyor. Küçük, bağımsız üreticiler genellikle düşük çevresel etkiye sahip tarım standartlarına bağlı kalabiliyor ve çiftçilerine adil ücretlerin yanı sıra yeterli çalışma koşulları sağlayabiliyor.
Çoğumuzun bildiği büyük kahve zincirleri toplu ve çok miktarda kahve yetiştirmeyi gerektirdiği, işleme ve kavurmada belirli standartlar yakalamaya çalıştığı için, aynı hızlı moda gibi, etik sorunlara sebep olmaktadır. İnsanları çok düşük ücretlerle, güvenli olmayan koşullarda çalıştırırlar. Hatta sicili kabarık bazı zincirlerin çocuk işçi çalıştırdığı bile ortaya çıkmış durumda. Modern kölelik olarak görülen borçlardan faydalanıp iş sözleşmesi olmaksızın, şantajla çalıştırılan işçiler olduğu da bilinmektedir.

Köle ya da çocuk olmayan işçilerde ise ücret politikalarında sorunlar görülmektedir. Ortalama ücret açısından, kahve işçilerine kahve perakende fiyatının yalnızca %7-10’u ödenirken, Brezilya’da bu sayı %2’ye kadar düşmektedir.
Çevresel açıdan baktığımızda da durum pek iç açıcı değil ne yazık ki. Kahve tarlaları yaygın ormansızlaşma, vahşi yaşam için habitat ve dolayısıyla biyoçeşitlilik kaybı ve sera gazı emisyonları ile doğrudan bağlantılı. Bütün bunlar, Brezilya ve Vietnam da dahil olmak üzere, dünyanın en zengin biyolojik çeşitlilik gösteren bölgelerinden bazılarının bozulmasına katkıda bulunuyor.
Kahve çiftçiliğinin çevresel etkisi aslında zamanla daha şiddetli hale geliyor. Ucuz kahveye olan artan talep, çiftçilerin daha yoğun yetiştirme yöntemlerine yönelmesine neden oluyor ve çiftçiler daha çevre dostu olan, gölgede yetiştirilen kahve yerine güneşe maruz kalan kahveyi tercih ediyor, bu nedenle de örtü ağaçları ve ormanlar kesiyorlar. Ne yazık ki bu da ormansızlaşma sorununu ağırlaştırıyor. WWF’in raporuna göre, Orta Amerika’da kahve tarlalarının genişletilmesi için 2.5 milyon dönümlük arazi bu şekilde temizlendi. Ayrıca, dünyadaki en yüksek ormansızlaşma oranına sahip 50 ülkeden 37’si aynı zamanda önde gelen kahve üreticileri konumunda.

Peki, ne yapacağız? Çevresel etki açısından, güneşte yetiştirilen kahve yerine gölgede yetiştirilen kahveyi seçmek her zaman ileriye doğru iyi bir adımdır. Sürdürülebilir ve geri dönüştürülebilir ambalajları taahhüt eden markaları seçmek, evdeki atıkları azaltmanıza da yardımcı olacaktır.
Kahvenizin bir greenwashing örneği değil de etik olup olmadığını anlamak için birkaç temel şeye dikkat edebilirsiniz. Şüpheli derecede düşük fiyatlarla kahve satan çokuluslu üreticiler etik kurallara ne yazık ki uymayacaktır. Etik kaynaklı ve çevre dostu bir kahvenin fark edeceğiniz ilk işareti, daha yüksek bir fiyat etiketidir. Bu durum, işçiler için daha adil ücretler ve gölgede yetiştirilen kahvenin çiftçilik masrafları nedeniyle makul görülebilir.
Ayrıca, etik kahve markaları, etik ve çevresel kimlik bilgilerini doğrulanmış logolar kullanarak web sitelerinde ve ambalajlarında sergilerler. Yani, gözleriniz Rainforest Alliance, Fairtrade, Organic Trade Association ve Soil Organic Association gibi sertifikasyonları arayabilir. Ancak birçok etik marka, bu logoların ötesine geçecek ve tedarik zincirlerinin nasıl çalıştığı ve kahvelerinin nereden geldiği konusunda tam şeffaflık sağlayacaktır. Şeffaflık ve sertifika eksikliği, bir sonraki kahve paketinizi seçerken dikkat etmeniz gereken bir diğer kırmızı bayraktır.

Ülke isimlerine bakarak da seçici bir yaklaşım sergileyebilirsiniz. Herhangi bir ülkedeki her kahve aynı koşullarda yetiştirilmiyor elbette ancak Fairtrade programının uzun yıllardır parçası olan ülkelerde bu standartlar daha iyi oturmuş durumda. En öne çıkan iki ülke ise Meksika ve Kolombiya. Afrika kıtasına baktığımızca ise Etiyopya bu konuda öncü ülkelerden.
Tanzanya, Kenya ve Uganda, kıtada bulunan diğer önemli etik kahve tedarikçileriyken, Peru, Guatemala ve Kosta Rika, Orta ve Güney Amerika’daki diğer önemli oyuncular. Tabii ki bu sadece genel anlamdaki gözlemler. Yine belirtmekte fayda var ki kahvenin ne kadar etik olduğu her ülkede çiftlikten çiftliğe değişecektir. Bir de bu yazıda kapsamı çok değiştireceği için ele almadığım gıda mili konusu var, ama kısaca, bir gıda ne kadar uzaktan geliyorsa, ekolojik ayak izinizi o kadar büyütecektir, bunu da mutlaka aklınızda bulundurun.

Bir poşet kahvenin gerçekten etik olup olmadığını anlamak zor olabilir. Fairtrade gibi sürdürülebilir etiketler iyi bir gösterge sunsa da mümkünse bunun ötesine geçin. Etik kahve satın almak için yapabileceğiniz en iyi şeylerden biri, işlerin izlenebilir durumda tutulup tutulmadığını kontrol etmektir. Paketin üzerinde üreticinin adına veya üretildiği çiftlik ya da fabrikaya dikkat edin. Bu şekilde daha iyi bir bedel ödendiğinizi bilebilirsiniz.
Elinizde zaman varsa, kahve şirketlerine yetiştirme koşulları ve tedarik zinciri süreçlerine ilişkin daha fazla soru sorun. Bu tarz araştırmalar elbette ki zaman alıcı bir görev olabilir. Ancak gücü tekrar tüketicinin eline vermenin ve sabah kahvenizin etik ve uyanmaya değer olmasını sağlamanın en iyi yollarından biridir!
İlk olarak Greenvibes Ekolojik’in Bülteninde yazdığım bu yazıma ve daha fazlasına buradan ulaşabilirsiniz.