Huzurlu Zihin İpuçları 1: KonMari Metodu ile Hayatı Sadeleştirmek

Herkese merhaba;

Bir süredir kendi hayatımda sadeleşmek ve huzuru bulmak, zihnimi sakinleştirmek için çeşitli yollar arıyorum. “Hiçbir Şey Hakkında” isimli yazımda bolca isyan ve şikayette bulunmuştum. Şimdi ise işleri nasıl yoluna koydum bölüm bölüm size bundan bahsedeceğim. Bugün ki yazının konusu ise “hayatınızı sadeleştirmek“.

“Hayatı sadeleştirmek” deyimi Marie Kondo’nun kitabının adından geliyor aslında.Türkçesi “Hayatı Sadeleştirme İçin Derle Topla Rahatla” isimli kitapla ben Cansu Dengey’in “Ev Düzenleme” videosu sayesinde tanıştım. İçinde bulunduğum süreçte, kendime sıkıntılardan bir çıkar yol aradığım için hemen merakla gittim aldım. 232 sayfa olan kitabı (aslında yazıları büyük ve boyut olarak küçük bir kitap) 1 gün içerisinde not çıkararak, bildiğiniz ders çalışır gibi çalışıp bitirdim. Ertesi gün ise büyük bir heyecanla işe koyuldum.

Evdeki değişimi anlatmadan önce kitabın temel felsefesinden biraz bahsetmek istiyorum. Bilindiği üzere Japonlar zaten minimalizm konusunu hakkıyla yerine getiren bir millet. Marie Kondo da çocukluğundan beri ev düzenlemeye oldukça ilgisi olan bir Japon kadını. Kondo kitabında aslında çok mantıklı olan bir giriş yapıyor: “Yürümekten konuşmaya kadar küçüklüğümüzden bu yana bize herşey öğretildi, ancak evi, çalışma alanımızı yani yaşam alanımızı nasıl toplayacağımızı kendimizin bilmesi beklendi. Bu böyle olmaz, hadi gelin size toplanmayı ve düzenlemeyi öğreteyim.” Bana oldukça mantıklı gelen bu yaklaşım sonrası kitaba fazlasıyla sardım elbette. Kondo’nun temel olarak önerdiği şey şu: “Sevmediğiniz eşyalar ile mutlu olamazsınız. Bu nedenle tüm eşyaları değerlendirmeli ve sevdiğiniz eşyalar ile yaşamalısınız.” Ancak eşyaları (eşyalar diyorum çünkü herkes başta sadece giysi gibi düşünüyor, ancak ben örneğin şişe de attım.) değerlendirirken her birini elinize almalı, temas etmeli ve sizde (İngilizce’sinin <spark joy> tam karşılığı yok bence dilimizde) mutluluk/sevgi/haz uyandırıyor mu bakmalısınız. Eğer içinizde bu duygular uyanıyorsa ne âlâ, ama uyanmıyorsa o eşyayla güzel bir şekilde vedalaşıp ayrılmanız gerekiyor. Kalan eşyaları da uygun yerlere, uygun şekilde yerleştirince iş bitti demektir.

Bu yaklaşımla eşyaları belli sırada (önce ayrılması kolay olanlar, en sonda ise duygusal bağ kurulanlar) değerlendirmenizi öneriyor. Dikkat ederseniz belli bir sırada dedim, belli mekanlara göre değil. Çünkü farklı zamanlarda farklı mekanlarda aslında aynı eşyaları topluyoruz, ancak aynı eşyadan birden fazla sahip olduğumuzu farkedemiyoruz. Bu nedenle aynı gruptan eşyaları tek bir seferde, tek bir mekanda toplanarak değerlendirilmesi gerekiyor. İlk sırada giysiler geliyor, ardından kitaplar, kağıtlar, komono(muhtelif eşyalar) ve en son duygusal ögeler. Bu başlıkları da yine kendi içinde alt başlıklara ayırıyor, hatta eksik kalan başlıkları da siz ekleyin diyor. Yalnız benim burada anlattıklarımı okumakla bu işi yapmaya hemen başlamamalısınız. Her ziyaretçime kitabı okumasını, kitabı bitirdikten sonra bu işe kalkışmasını ısrarla belirtiyorum. Çünkü benim burda atladığım, yazı kapsamında ele alamadığım bir çok önemli detay var. Mesela öncelikle sezon dışı giysilerle başlanması, kitapları okumadan sadece ele alarak değerlendirilmesinin önemi vb.

Benim KonMari macerama ve sonuçlarına gelirsek; Marie Kondo sürecin daha geniş tutulabileceğini söylese de ben bitirmek için bir nebze acele ettim, çünkü hem kafam bir an önce rahatlasın istiyordum, hem de Ahmet İsveç’e göreve gitmişken evi rahatça dağıtıp rahatça toplayabilirim diye  düşünüyordum. Sonuç olarak ben tüm evi, herşeyi ile 1 haftada bitirdim. İlk gün giysiler ile başladım. Öncesi-sonrası fotoğraflarında göreceğiniz gibi, ben öncesinde fazlasıyla fazla giysiye sahiptim. Gardrobumda duranların dışında 2 battal boy valiz daha giysim vardı. Ağustos sonu-eylül başında kalkıştığım bu işe öncelikle kışlıkları ayıklamakla başladım. ardından ev giysileri ve yazlıklar, ama bunu yaparken Kondo’nun önerdiği önce üstler, sonra altlar, sonra askılı giysiler … sıralamasına uygun hareket ettim. Ayıklama konusunda bana en büyük kararsızlığı yaşatan giysiler annemin diktikleri ya da ördükleriydi, sonuçta benim için harcanmış farklı bir emek söz konusu, kıyamıyorum. Ancak annemle konuştum ve durumu izah edince (zaten az eşyayı annem benden çok sever) hemen kabul etti, için rahat olsun kızım dedi. Velhasıl 1 gün içerisinde tüm giysilerimi ayıkladım. Ayıklamanın sonucunda yazlık kışlık bütün giysilerim gardrobuma (gardrobum parçalı da olsa) sığdı.

İkinci gün kitapları ve kağıtları hallettim. İşin açığı kitap ayıklayamam diye düşünüyordum. Çünkü kitap bu, atılır mı?! Ama yine de 3-5 kitap çıktı gerçekten. Geri kalanlar ise kaldı. Çünkü Ankara’da kendi evimde bulunan eşyaların büyük kısmı mesleki, teze yönelik vb. kitaplardı. Ayrıca kitap ve dolu dolu kitaplık benim tutkum, duygusal öge gibi yani. Kağıtlara gelince; kağıtlar haz uyandırmasa da tutması gerekilebilen şeyler, garanti belgeleri, kişisel önemli evraklar gibi. Onların dışında kalanlar ise çöp olup gitti açıkcası. Yurtdışı ve yurtiçi gezilere ait fişleri bile saklayan bir insan olarak çok büyük gelişme kat ettiğime inanıyorum bu konuda.

3.-6. günlerde ise komonoları  hallettim. Komono deyince tek birşey dahi aklınıza gelmiyor biliyorum. Evde giysi, kitap, kağıt ve hediye gibi duygusal ögelerin dışında kalan herşey komono aslında. Yani bardak da, sirke de, banyo temizleme spreyi de, yüz temizleme köpüğü de. Yardımcı olması açısından KonMari telefon uygulamasını (IOS: KonMari, Android için henüz uygulaması yok) kullanmak çok mantıklı, çünkü komonoları güzel bir sıralamayla alt başlıklara ayırmış. Ben 3. gün DVD ve CD’ler, kırtasiye malzemeleri ve cilt bakım-banyo malzemeleri, kozmetik ve saç aksesuarlarını ayıkladım. 4. gün elektronik cihazlar, ilaçlar, dikiş seti, temizlik malzemeleri, ev tekstili, 5. gün ise mutfak malzemeleri, spor malzemeleri, kamp malzemeleri, takım sandığı ve diğer teknik eşyaları düzenledim. 6. gün ise duygusal ögeler diyebileceğimiz evimizdeki çoğunlukla hediye olan ev aksesuarları, fotoğraflar, şişe koleksiyonum gibi şeyleri ayıkladım. Haftanın son gününde atılacakları attım, bağışlanacakları bağışladım. Kalanlar için ise Marie Kondo’nun belirttiği gibi “her eşya için bir yer” belirledim.

Sürecin sonunda koridorumda 13 battal boy çöp poşeti bekliyordu. Giysilerimin bir kısmı çok az kullanıldığı ya da hiç kullanılmadığı için dolap uygulaması üzerinden (dolabım) satışa çıkardım, ki onlar 2 poşetti, 4 poşet giysiyi evimizin yakınında bir görme engelliler derneğine ait bağış kubarasına attım. kırtasiye ürünlerini ve bir kaç kitabı da yine aynı kumbaraya (1 poşet) attım. Kalan 6 poşet ise mutfaktan, banyodan vs. çıkan kimyasallar, camlar gibi tekrar kullanımı mümkünsüz ya da anlamsız olan şeylerden oluşuyordu. Bu nedenle bunların hepsi çöpe gitti. (Buna da en çok üzülen apartmanın girişindeki bakkal amca oldu.)

Marie Kondo “KonMari” Usulü adını verdiği katlama tekniğiyle bence devrim yaratmış. Her giysinin/kumaş parçasının kendi başın ayakta durabileceği bu yöntemle gardrobum, nevresimlerim hep düzene girdi. Artık tüm eşyalarımı tek bir bakışta görebiliyorum.

Fiziksel sonuçları yukarıdaki gibi. Peki bendeki sonuçları ne oldu? Aslına bakarsanız çok öyle kitabın vaadettiği gibi “hayatının amacını bulmak” durumu bende gerçeklemedi (Belki de gerçekten bulmuşumdur önceden 🙂 ). Ama belki de bir kadın için gerçekten çok önemli olan “NE GİYECEĞİM BEN!!?!!?!!!” krizlerini kesinlikle geçmişte bıraktım. Bu sadece bende değil, tabi ki Ahmet’te de çok rahatlama sağladı :). Ayrıca aslında gerçekten eşya olarak neye ihtiyacım olduğunu belirledim ve doğru yatırımlar yapmaya başladım bu konuda. Giysiler dışında çalışma düzenimi oturttum (gerçi bunda ajandanın da etkisi oldu ancak o 2. bir yazı konusu). Belirtmeliyim ki, giden hiçbir eşya ardından pişman olmadım. Evimi nasıl derli toplu tutacağımı, nasıl temizleyeceğimi bildiğim için hiç öyle kendimi hırpalamadan kısa sürede etkili bir temizlik yöntemi geliştirdim, evim tertemiz (ki beni bilen bilir ben pasaklıyımdır, annem beni pislik perisi diye severdi). Yani hayatımın bir çok alanını fazlasıyla işgal eden eşyalardan kurtulunca görüşüm, zihnim ve yüreğim rahatladı. Sevmediğim şeyleri görüp keyfim kaçmıyor artık. Huzurlu bir yaşama, düzenli bir ortama ve hayata kavuştum.

Kitabı sipariş etmek isteyenler için: Epsilon Yayınları, Kitapyurdu, D&R, Pandora, İdefix

Marie Kondo’nun resmi internet sitesi: https://konmari.com/

Konuya ilişkin pinterest ‘te fazlasıyla fikir bulabilirsiniz.

Umarım yazımı beğenmişsinizdir ve sizler için faydalı olmuştur.

Yeni yazılarda görüşmek üzere, kendinize iyi bakın :).

4 Comments

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s