Önceki iki yazımda atıksız yaşamı genel hatlarıyla nasıl benimseyebileceğimizden ve ilk olarak yapabileceğimiz sadeleşme adımından bahsetmiştim. Bu yazımda da ikinci adım olan yeniden kullanmaktan söz edeceğim.
Daha eski zamanlarda, üretimin bu kadar kolay, yaygın ve ucuz olmadığı 1980’lerden önce bozulan/kırılan/kullanımı bırakılan bir eşyanın yerine hemen yenisi alınmıyordu pek. Genelde küçük büyük her şey tamir ediliyor, tamir edilemez durumda ise de başka bir şeye dönüştürülüyordu. Bu yüzden geleneksel çarşılarda hala yorgancı, kalaycı, lostra, terzi, bıçak bileyici, döşemeci, saatçi, marangoz, demirci gibi zanaatkarların dükkanları var. Bu zanaatkarlar üretim kadar tamir de yapıyorlardı, hala daha yapıyorlar da, müşteri yoksunluğu çekiyorlar biraz. Çünkü bizler atıp yenisini alma pratiğine kendimizi fazla kaptırdık.
Bu durumun saçmalığını olağandışı örnekler üzerinden anlatmayı seviyorum. Mesela, bir şey doğrarken parmağınızın ucunu kestiniz, ucu sallanıyor. Onu koparıp atmak yerine ya sararsınız ya da ciddi bir kesik ise doktora gider diktirirsiniz. Ya da hastalandığınızda bozulan organınızı/sisteminizi düzelttirmek için yine doktora gidersiniz. Kendinizi tamir ettirirsiniz çünkü canınızdan vazgeçemez ve yerine bir şey koyamazsınız. Maddi şeylere gelince bakış açımız değişse de mali değeri yüksek şeylerde “mal canın yongasıdır” düsturu ile hareket ederiz. Örneğin, arabanızın bir yeri bozulduğunda, eskidiğinde ya da, evlerden ırak, kaza geçirdiğinizde arabanızı tamir ettirirsiniz çünkü onu atıp yerine yenisini almak pek çok kişi için hiç kolay değildir. Başka bir örnek olarak, buzdolabınız bozulduğunda da ilk seçeneğiniz tamirci çağırmak yönünde olur. Ama aynı şey maddi değeri daha düşük olan mutfak robotunuz için geçerli olmayabilir çünkü mutfak robotu yerine yenisini alması daha kolay bir şeydir. Tamirciye götürme zahmetine değmez çoğunlukla. Halbuki, benim mutfak robotum bozulduğunda mahallemdeki tamirci onu 15-50 lira gibi cüzi miktarlara tamir ediyor. Yani aslında hala daha ucuz bir seçenek olarak karşımıza çıkıyor.
Konuyu mantık zeminine oturtmak için maddi değerden açtım ancak çok daha fazlası söz konusu arka planda. Bir nesne üretilirken pek çok hammadde yanında enerji ve su da harcanır. Ve inanın çok ciddi miktarlarda harcanır. Siz elinizdeki bozulan nesneyi attığınızda o nesne için harcanan tüm hammadde, enerji ve suyu da çöpe atmış olursunuz. Yerine yenisini aldığınızda (muhtemelen öncekininkinden çok daha fazla) hammaddeyi de yeniden harcamış olursunuz. Tamir ettirmek bu yüzden çok önemlidir.
Tamir edilemeyecek durumda olan şeyler de olabilir. Ya da tamirlik durumu olmayan, tüketim sonrası işlevsizleşecek yiyecek ambalajları gibi tek kullanımlık plastikler söz konusu olabilir. Bu durumda, bozulan ya da işlevsizleşen şeyi atık haline getirmeden önce yapacağımız şeyler var.
Tek kullanımlık nesneleri yeniden işlevlendirebiliriz. Örneğin kutu formundaki bir ambalajı (hani olmaz da yine de olursa, konserve, yoğurt kutusu, tetrapaklar vb.) düzenleyici ya da saklama kutusu olarak kullanabilirsiniz. Tasarımına da kendinize özgü dokunuşlar yaparak onu kişiselleştirebilirsiniz. Aynı şey bozulan ve tamir edilemeyen nesneler için de düşünülebilir. İleri/yukarı dönüşüm yaparak ihtiyaçlarınızı zaten elinizde var olan ama atık haline gelecek nesnelerden karşılayabilirsiniz.
Çok şanslıyız ki internet gibi bir kaynağımız var. Pinterest ve Youtube herkese hayallerindeki şeyleri yapmayı mümkün kılıyor. Eğer benim bir yeteneğim yok, beceremem diyorsanız bu işlerin deneyerek geliştiğini size hatırlatmayı isterim. Aynı yazı yazmak gibi elimizi ve gözümüzü eğitmemiz gerekir. Tabii ki her şeyi kendimiz yapmak zorunda değiliz. Tamir edemediğiniz ya da kendiniz müdahale etmek istemediğiniz şeyleri işin uzmanına, yani ustasına götürebilirsiniz. Mesela ben yıpranan, açılan ayakkabılarımı toplayıp bir lostraya götürürüm her yıl. Açıklarını diker, sorunlu yerlerini düzeltir. Eve getirince bez olanları makinada yıkarım. Yepyeni ayakkabılarım olmuş olur, adeta yeniden değerlenirler.
En önemlisi tüketimlerimizi azaltmak. Ama azalttıktan sonra ortaya yine de atık olma potansiyeli olan şeyler çıkacaktır. Onları geri dönüşüme göndermeden önce yapabileceklerimiz, alet çantamızdakiler belli. Yeniden işlevlendirebilir, tamir ettirebilir ya da ileri dönüştürebiliriz. Bu yaklaşımla atıklarımızın miktarını önemli ölçüde azaltabiliriz.